14 Ekim 2016 Cuma

3 günde etkili büyü bozma duası

Sadece 3 günde tesirini gösteren büyü bozma duası

Büyü bozma duası, 3 gün gibi kısa bir sürede tesirini gösteren ve büyünün bütün olumsuzluklarını hükümsüz bırakan son derece etkili bir duadır. İslam dünyası içinde yüzyıllardır en sık okunan büyü bozma duası burada lafızlarını paylaşacağımız dua örneğidir.

Büyü, ister insanlar tarafından kabul edilsin ister inkar edilsin her an yaşamımızda var olan ve bizi derinden etkileyen bir güçtür. Hayatının en az bir döneminde büyüden etkilenemeyen insan yoktur denilirse iddialı bir söz söylenmiş olmaz. Gerçekten de büyü her an ve her yerde karşımıza çıkabilen ciddi bir güçtür.

Kuran’da birçok yerde büyüden bahsedilmekte ve Hz. Peygamberin sayısız hadisinde de büyüye dair bilgiler verilmektedir. Ayrıca Hz. Muhammed’e Yahudi bir kadın tarafından büyü yapıldığı ve bu büyünün hükümsüz bırakılması için Felak suresinin indirildiği de bilinen rivayetlerdendir.

Bu itibarla bir Müslüman’ın büyünün var olup olmadığını sorgulaması doğru değildir. Yapılması gereken şey büyünün zararlı etkilerinden nasıl uzak durulacağının yollarının öğrenilmesidir.

Bu yazımızda en etkili büyü bozma duasının lafızlarını ve duanın yapılış adabını sizlere sunarak konu hakkında faydalı bir çalışma yapmaya çalışacağız.


Büyü bozma duasının belli bir yapılış zamanı var mıdır?


Evet, büyü bozma duasının belli bir zamanı vardır ve dua edilirken kesinlikle bu vakitte dua edilmelidir. Günün herhangi bir vaktinde de büyü bozma duası edilebilir fakat netice alınmak isteniyorsa sabah ezanı ile gün doğumu arasındaki vakitte dua edilmelidir.

Bu vakit gecenin karanlığının çözüldüğü ve gün aydınlığının kendisini hissettirdiği vakittir. Bu zaman aralığı büyünün bozulması için okunan duaların en tesirli oldukları andır.

Neredeyse bütün İslam alimleri büyü bozma duasının vakti olarak bu zaman aralığını işaret etmektedir. Üç gün peş peşe sabah namazı sonrası büyü bozma duası edilirse inşallah büyü tamamen etkisiz kılınacaktır.

Büyü bozma duasını yalnızca büyüye maruz kalan kişiler mi okuyabilir?

Hayır, büyüye kapılan kişilerin yakınları da onların bu musibetten kurtulmaları için dua edebilirler. Ancak kimin büyüden kurtulması için dua ediliyorsa duanın niyet kısmında onun adı zikredilmeli ve duanın onun için yapıldığı ifade edilmelidir.

Dualar şahsi niyazlar olup bir kişinin başka birisinin yerine dua etmesi İslam dünyasında hoş karşılanmamıştır. Ancak büyü bozma duasında bu konuda kişiye ruhsat yani izin verilmiştir.

Bu iznin sebebi genellikle büyülenmiş kişinin büyüye maruz kaldığını inkar etmesi ve büyünün bozulması için yapılan duaları reddetmesidir. Yani yüce Allah, büyünün kişiyi inatlaştırdığını ve manevi bir körlüğe ittiğini bildiği için kullarına böyle bir kolaylık sağlamıştır.  

Büyü bozma duası öncesinde yapılacak bazı uygulamalar


Büyü bozma duasına başlamadan önceki gün eğer maddi bir feragatte bulunulursa çok faydalı olmaktadır. Buradaki maddi feragatten kasıt küçük çaplı bir sadaka verilmesidir. Sadakanın kaza belayı def eden  ve rahmet kapılarını açan bir yönü vardır. Büyü bozma duası öncesinde de sadaka çok faydalı sonuçların alınmasında vesile olacaktır.

Büyü bozma duasında  huşu içinde dua edebilmek maksadıyla yalnız bir yere gidilmesi, kıbleye dönülmesi, diz çökülerek ellerin semaya açılması ve dua bitiminde “amin” denilerek ellerin yüze sürülmesi usul ve adablarına da aynen uyulması gerekmektedir.

Büyü bozma duası nasıl yapılır?


Büyü bozma duasında her şeyden önce abdest alınmalıdır. Kişi sabah namazı için abdest almış ve namazını kılmışsa dahi bu duaya özel olarak yine gidip abdestini tazelemelidir.

Abdestin dua eden kişiyi motive eden, onun duygularını yoğunlaştıran, maddi-manevi bir arınma sağlayan sayısız fazileti vardır. Bu nedenle dua öncesi abdest almak olmazsa olmazlardan biridir.

Abdest dışında bazı İslam alimleri 4 rekat nafile namazının kılınmasının faydalı olacağını buyurmakla birlikte bunu zorunlu tutmamışlardır. Yani mutlaka abdest alınmalı fakat namaz kişinin inisiyatifine bırakılmalıdır.

Büyü bozma duasında önce euzubesmele okunur. Ardından peygamberin dualara başlarken okuduğu şu sözcükler söylenir:

“Subhane rabbiyel aliyyil alel vehhab”

Bu ifade peygamber efendimizin dualara başlarken okuduğu sözdür ve sünnetin güzel uygulamalarından biridir. Müminlerin de dualara başlarken bu giriş ile duaya başlamaları önemlidir.

Ardından Allah’ın aşağıda belirtilen 4 esmasının her biri 10’ar defa okunacaktır.

El- Melik ( 10 defa okunur )
El- Azim ( 10 defa okunur )
En-Nur ( 10 defa okunur )
El- Muktedir ( 10 defa okunur )

Bu dört esma toplam 40 defa okunduktan sonra şu lafızlarla büyü bozma duası edilir:

“Bismillahi la yedirru maasmihi şeyun fil ardi ve la fis semai ve hüves semiul alim”

Bu kısa büyü bozma duası İslam dünyasında yüzyıllar boyu en sık okunan ve en faydaları sonuçları veren büyü bozma duasıdır.

Bu lafızlar da okunduktan sonra Kuran’ın Felak, İhlas ve Fatiha sureleri birer defa okunur. Ardından “amin” denilerek eller yüze sürülür.
Yukarıda giriş cümlesi, 4 esmanın toplam 40 adet okunması, duanın orijinal lafzının söylenmesi ve son aşamada ise Kuran’ın 3 suresinin okunması ile büyü bozma duasının bir günlük okunması icra edilmiş olmaktadır.

Bu dua 3 gün art arda okunduğu zaman inşallah en tesirli büyüler bile Allah’ın izni ile hükümsüz kalacaktır.

24 Eylül 2016 Cumartesi

Çok istenilen bir şeyin olması için dua

Bir gün Hz Peygamber (s.a.v) ashabıyla mescitte otururken Cebrail a.s geldi ve şöyle dedi : Ya Muhammed! Hakk Teala sana selam gönderdi ve bu duayı sana verdi. Ki bu duayı senden önce hiçbir peygambere vermedi. Ey Muhammed! Her kim bu duayı okursa veya götürse kıyamet günü kabirden kalkacak, burağa binecek, hatta mahşer halkı “Bu hangi peygamberdir?” diye hayrette kalacaklardır. O sırada nida edilir: “Bu bir peygamber değildir. Dünya da “miftahul cennet” duasını okudu. Hakk Teala bu kerameti ona bahşeyledi. Ve rıdvan cennetlerini ona açtı. MİFTAHUL CENNET DUASI Bismillahirrahmanirrahiym* Ve ilahüküm ilahün vahıd* la ilahe illa hüver rahmanür rahiym* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Ve kul rabbi euzü bike min hemezatiş şeyatiyni ve euzü bike rabbi en yahdurun* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Kul rabbi enzilni münzelen mübaraken ve ente hayrul münzilin* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbic’alni mükıymes salati ve min zürriyeti rabbena ve tekabbel düa’* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah muhammedün rasulüllah* Rabbena tekabbel minna inneke entes semiy’ul alim* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbena heb lena min ezvacina ve zürrriyyatina kurrate a’yünin vec’alna lil müttekıyne imama* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbişrah li sadri ve yessir li emri vahlül ukdeten min lisani yefkahu kavli* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna le nekunenne minel hasirin* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbena etmim lena nurana vağfir lena inneke ala külli şey’in kadir* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbena efrığ aleyna hayran ve teveffena müslimin* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbenağfir lena zünubena ve keffir anna seyyiatina ve teveffena meal ebrar* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbi la tezerni ferden ve ente hayrül varisin* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbenağfir lena ve li ıhvaninellezine sebekuna bil iman* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane ğarama* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Ve kul rabbirhamhüma kema rabbeyani sağıyra* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Fe se yekfikehümüllahü ve hüves semiy’ul alim* Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, muhammedün rasulüllah* Ya hayyü ya kayyumü ya zel celali vel ikram* Bi rahmetike ya erhamer rahimiyn “Her kim bu duayı okursa nurdan tahtlar üzerine oturur. Ve akrabalarına şefaat eder. Bu duayı yanında taşıyan kimse hasta ise şifa bulur. Borçlu ise gayb hazineleri ona açılır. Hacet için okunursa hacetleri Allah’ ın izniyle kabul olunur. Yolculuk anında bu duayı yanında götürenler kaza ve beladan muhafaza olunurlar. Bu duayı okuyanlar taşıyanlar halkın yanında aziz olur.”

İstediğinin Olması İçin Okunacak Dua

HADİD
Bismillahirrahmanirrahim
1. Sebbeha lillahi ma fiyssemavati velardı ve huvel’aziyzulhakiymu.
2. Lehu mulkussemavati vel’ardı yuhyiy ve yumiytu ve huve ‘ala kulli şey’in kadiyrun.
3. Huvel’evvelu vel’ahıru vezzahiru velbatınu ve huve bikulli şey’in ‘aliymun.
4. Huvelleziy halekassemavati vel’arda fiy sitteti eyyamin summesteva ‘alel’arşi ya’lemu ma yelicu fiylardı ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu minessemai ve ma ya’rucu fiyha ve huve me’akum eyne ma kuntum vallahu bima ta’melune besıyrun. İstediğinin Olması İçin Okunacak Dua
5. Lehu mulkussemavati vel’ardı ve ilellahi turce’ul’umuru.
6. Yuliculleyle fiynnehari ve yulicunnehare fiylleyli ve huve ‘aleymun bizatissuduri.
Haşr suresi
21. Lev enzelna hazelkur’ane ‘ala cebelin lereeytehu haşi’an mutesaddi ‘an min haşyetillahi ve tilkel’emsalu nadribuha linnasi le’allehum yetefekkerune.
22. Huvallahulleziy la ilahe illa huve ‘alimulğaybi veşşehadeti huverrahmanurrahıymu.
23. Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu’minul muheyminul ‘aziyzul cebbarul mutekebbiru subhanallahi ‘amma yuşrikune.
24. Huvallahul halikul – bariy-ulmusavviru lehum’esma ulhusna yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel’ardı. Ve huvel’aziyzulhakiymu.
ALLAHTAN BİRŞEY İstediğinin Olması İçin Okunacak Dua İSTEYECEĞİN ZAMAN HADİD SURESİNİN İLK 6 AYETİ
HAŞR SURESİNİN SON 4 AYETİNİ OKU VE ŞÖYLE DUA ET
Yâ men hüve hâkezâ es’elüke bi hakkı hâzihil esmâi en tüsaliye alâ muhammedin ve âli muhammedin ve en tef’ale bi ( burada hacet söylenir).
Bizde Allah isteyince kuşlar filleri yener azizim..

23 Eylül 2016 Cuma

Sabah Akşam 7 Kere Okunacak Dua

OKUNUŞU:
“Hasbiyallâhü lâ ilâhe illâhû, aleyhi tevekkeltü ve hüve
Rabbül’arşil’azıym.”

MANASI:
“Allâh bana kâfidir. Ondan başka ibâdet edilecek hiç bir ilâh yoktur.
Ona dayandım o’na güvendim. O arş-i azîmin (büyük arşın) sahibidir.“

Ayet-el Kursi

Ayet-el Kursi
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ اللَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاو ;َاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ﴿٢٥٥

Okunuşu: Allâhu lâ ilâhe illâ huve-lhayyu-l kayyûm(u) lâ te/ḣużuhu sinetun velâ nevm(un) lehu mâ fî-ssemâvâti vemâ fi-l-ard(i) men że-lleżî yeşfe’u ‘indehu illâ bi-iżnih(i) ya’lemu mâ beyne eydîhim vemâ ḣalfehum velâ yuhîtûne bişey-in min ‘ilmihi illâ bimâ şâ(e) vesi’a kursiyyuhu-ssemâvâti vel-ard(a) velâ yeûduhu hifzuhumâ vehuve-l’aliyyu-l’azîm(u)

Anlamı: O'ndan başka ilah olmayan Allah, hay ve kayyumdur (ezel ve ebedidir). O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerlerde olan şeyler O'nundur. İzni olmaksızın O'nun yanında şefaat eden yoktur. Halkın önünde ve arkasında olanı (istikbal ve maziyi) bilir. İnsanlar O'nun ilminden, O'nun isteğinden başkasını ihata edemezler. Kürsisi semaları ve yeri içine alır. Onların hıfzı O'nu (Cenab-ı Ecelli Ala'yı) yormaz. O, pek yüksek ve büyüktür.

Kehf Suresi

Kehf suresi, Kuranın on sekizinci suresidir. Bin beş yüz yetmiş yedi kelime ve altı bin üç yüz altmış harften oluşmaktadır. içinde söz konusu edilen ve "mağara arkadaşları" anlamına gelen "Ashâb-ı Kehf" den almıştır ve Hızır ile Musanın karşılaşmasını, Zülkarneyn, Yecüc ve Mecüc konuları anlatılmaktadır.
Ashab-ı Kehf, bir mağarada yıllarca uyuduktan sonra tekrar uyanan bir topluluktur. Putperest imparatorun baskısından bir mağaraya sığınan bu topluluk, orada yıllarca uyku hâlinde kalmıştır. Ashab-ı Kehf'in hikâyesi, öldükten sonra tekrar dirilişe örnek olarak anlatılmıştır. Kehf sûresi 110 ayettir. Mekke'de nâzil olmuştur. 28, 83, 101. ayetlerinin Medine'de nâzil olduğuna ilişkin rivayet vardır.


Mushafta resmi sırası itibarıyla 18, iniş sırasına göre ise 69. suredir. Bu sure "elhamdülillah" ibaresiyle başlayan beş sureden biridir. Bu şekilde başlayan sureler: Fatiha, En'am, Kehf, Sebe ve Fâtır sureleridir. Bu başlangıç, insanın Yüce Allah'a kulluğunu, onun Allah'ın nimet ve lütuflarını kabul edişini, Yüce Allah'ın şan ve şerefinin övülmesini, onun azamet, celal ve kemalinin itiraf edilmesini hissettirmektedir.1 Bera b. Azib'in bildirdiğine göre sahabeden Üseyd b. Hudayr, Kehf suresini okurken, evinde bulunan at ürkmüş ve deprenmeğe başlamıştı. Bunun üzerine Üseyd: "Ya Rab! Sen afetten koru" diye dua etti. Bunun üzerine onu duman veya bulut gibi bir şey kapladı.

kehf suresi 
Sonra Üseyd, bu olayı Hz. Peygamber (s.a.)'e anlattı. Resulullah: "Oku ey Üseyd. Çünkü o bulut gibi görünen şey Sekine'dir; Kur'an dinlemek için yahut onu tebcil için inmiştir" buyurdu.
Bir hadise göre Hz. Muhammed Deccala denk gelen Kehf suresini okumalı demiştir.
Kehf suresi
1. El hamdü lillahillezı enzele ala abdihil kitabe ve lem yec'al lehu ıveca  
2. Kayyimel li yünzira be'sen şedıdem mil ledünhü ve yübeşşiral mü'minınellezıne ya'melunes salihati enne lehüm ecran hasena  
3. Makisıne fıhi ebeda  
4. Ve yünzirallezıne kalüttehazellahü veleda  
5. Ma lehüm bihı min ılmiv ve la li abaihim kebürat kelimeten tahrucü min efvahihim iy yekulune illa keziba  
6. Fe lealleke bahıun nefseke ala asarihim il lem yü'minu bi hazel hadısi esefa  
7. İnna cealna ma alel erdı zınetel leh ali neblüvehüm eyyühüm ahsenü amela  
8. Ve inna le caılune ma aleyha saıydem cüruza  
9. Em hasibte enne ashabel kehfi ver rakıymi kanu min ayatina aceba  
10. İz evel fityetü ilel kehfi fe kalu rabbena atina mil ledünke rahmetev ve heyyi' lena min emrina raşeda  
11. Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinıne adeda  
12. Sümme beasnahüm li na'leme eyyül hızbeyni ahsa lima lebisu emeda  
13. Nahnü nekussu aleyke nebeehüm bil hakk innehüm fityetün amenu bi rabbihim ve zidnahüm hüda  
14. Ve rabatna ala kulubihim iz kamu fe kalu rabbüna rabbüs semavati vel erdı len ned'uve min dunihı ilahel le kad kulna izen şetata  
15. Haülai kavmünettehazu min dunihı aliheh lev la ye'tune aleyhim bi sültanim beyyin fe men azlemü mimmeniftera alellahi keziba  
16. Ve izı'tezeltümuhüm ve ma ya'büdune illallahe fe'vu ilel kehfi yenşur leküm rabbüküm mir rahmetihı ve yüheyyi' leküm min emriküm mirfeka  
17. Ve teraş şemse iza taleat tezaveru an kehfihim zatel yemıni ve iza ğarabet takriduhüm zateş şimali ve hüm fı fecvetim minh zalike min ayatillah mey yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehu veliyyem mürşida  
18. Ve tahsebühüm eykazav ve hüm rukudüv ve nükallibühüm zatel yemıni ve zateş şimali ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesıyd levit tala'te aleyhim le velleyte minhüm firarav ve le müli''e minhüm ru''a  
19. Ve kezalike beasnahüm li yetesaelu beynehüm kale kailüm minhüm kem lebistüm kalu lebisna yevmen ev ba'da yevm kalu rabbüküm a'lemü bi ma lebistüm feb'asu ehadeküm bi verikılüm hazihı ilel medıneti fel yenzur eyyüha ezka taamen fel ye'tiküm bi rizkım minhü vel yetelattaf ve la yüş'ıranne biküm ehada  
20. İnnehüm iy yazheru aleyküm yercümuküm ev yüıyduküm fı milletihim ve len tüflihu izen ebeda  
21. Ve kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkuv ve ennes saate la raybe fıha iz yetenazeune beynehüm emrahüm fe kalübnu aleyhim bünyana rabbühüm a'lemü bihim kalellezıne ğalebu ala emrihim le nettehızenne aleyhim mescida  
22. Se yekulune selasetür rabiuhüm kelbühüm ve yekulune hamsetün sadisühüm kelbühüm racmem bil ğayb ve yekulune seb'atüv ve saminühüm kelbühüm kur rabbı a'lemü bi ıddetihim ma ya'lemühüm illa kalılün fe la tümari fıhim illa miraen zahirav ve la testefti fıhim minhüm ehada  
23. Ve la tekulenne li şey'in innı faılün zalike ğada  
24. İlla ey yeşaellahü vezkür rabbeke iza nesıte ve kul asa ey yehdiyeni rabbı li akrabe min haza raşeda  
25. Ve lebisu fı kehfihim selase mietin sinıne vazdadu tis'a  
26. Kulillahü a'lemü bima lebisu lehu ğaybüs semavati vel ard ebsır bihı ve esmı' ma lehüm min dunihı miv veliyyiv ve la yüşrikü fı hukmihı ehada  
27. Vetlü ma uhıye ileyke min kitabi rabbik la mübeddile li kelimatihı ve len tecide min dunihı mültehada  
28. Vasbir nefseke meallezıne yed'une rabbehüm bil ğadati vel aşiyyi yürıdune vechehu ve la ta'dü aynake anhüm türıdü zınetel hayatid dünya ve la tütı' men ağfelna kalbehu an zikrina vettebea hevahü ve kane emruhu füruta  
29. Ve kulil hakku mir rabbiküm fe men şae fel yü'miv ve men şae fel yekfür inna a'tedna liz zalimıne naran ehata bihim süradikuha ve iy yesteğıysu yüğasu bi mani kel mühli yeşvil vücuh bi'seş şerab ve saet mürtefeka  
30. İnnellezıne amenu ve amilus salihati inna la nüdıy'u ecra men ahsene amela  
31. Ülaike lehüm cennatü adnin tecrı min tahtihimül enharu yühallevne fıha min esavira min zehebiiv ve yelbesune siyaben hudram min sündüsiv ve istebrakım müttekiıne fıha alel eraik nı'mes sevab ve hasünet mürtefeka  
32. Vadrib lehüm meseler racüleyni min a'nabiv ve hafefnahüma bi nahliv ve cealna beynehüma zer'a  
33. Kiltel cenneteyni atet üküleha ve lem tazlim minhü şey'ev ve feccerna hılalehüma nehara  
34. Ve kane lehu semer fe kale li sahıbihı ve hüve yühaviruhu ene ekseru minke malev ve eazzü nefera  
35. Ve dehale cennetehu ve hüve zalimül li nefsih kale ma ezunnü en tebıde hazihı ebeda  
36. Ve ma ezunnüs saate kaimetev ve leir rudidtü ila rabbı le ecidenne hayram minha münkaleba  
37. Kale lehu sahıbühu ve hüve yühavirruhu e keferte billezı halekake min türabin sümme min nutfetin sümme sevvake racüla  
38. Lakinne hüvellahü rabbı ve la üşrikü bi rabbı ehada  
39. Ve lev la iz dehalte cenneteke kulte ma şaellahü la kuvvete illa billah in terani ene ekalle minke malev ve veleda  
40. Fe asa rabbı ey yü'tiyeni hayram min cennetike ve yursile aleyha husbanem mines semai fe tusbiha saıyden zeleka  
41. Ev yusbiha maüha ğavran fe len testetıy'a lehu taleba  
42. Ve ühıyta bi semerihı fe asbeha yükallibü keffeyhi ala ma enfeka fıha ve hiye haviyetün ala uruşiha ve yekulü ya leytenı lem üşrik bi rabbı ehada  
43. Ve lem tekül lehu fietüy yensurunehu min dunillahi ve ma kane müntesıra  
44. Hünalikel velayetü lillahil hakk hüve hayrun sevabev ve hayrun ıkba  
45. Vadrib lehüm meselel hayatid dünya ke main enzelnahü mines semai fahteleta bihı nebatül erdı fe asbeha heşımen tezruhür riyah ve kanellahü ala külli şey'im muktedira  
46. Elmalü vel benune zınetül hayatid dünya vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrun emela  
47. Ve yevme nüseyyirul cibale ve teral erda barizetev ve hasernahüm fe lem nüğadir minhüm ehada  
48. Ve uridu ala rabbike saffa le kad ci'tümuna kema halaknaküm evvele merratim bel zeamtüm ellen nec'ale leküm mev'ıda  
49. Ve vüdıal kitabü fe teral mücrimıne müşfikıyne mimma fıhi ve yekulune ya veyletena mali hazel kitabi la yüğadiru sağıyratev ve la kebıraten illa ahsaha ve vecedu ma amilu hadıra ve la yazlimü rabbüke ehada  
50. Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs kane minel cinni fe feseka an emri rabbih e fe tettehızunehu ve züriyyetehu evliyae min dunı ve hüm leküm adüvv bi'se liz zalimıne bedela  
51. Ma eşhedtühüm halkas semavati vel erdı ve la halka enfüsihim ve ma küntü müttehızel müdıllıne aduda  
52. Ve yevme yekulü nadu şürakaiyellezıne zeamtüm fe deavhüm fe lem yestecıbu lehüm ve cealna beynehüm mevbika  
53. Verael mücrimunen nara fe zannu ennehüm müvakıuha ve lem yecidu anha masrifa  
54. Ve le kad sarrafna fı hazel kur'ani lin nasi min külli mesel ve kanel insanü eksera şey'in cedela  
55. Ve ma menean nase ey yü'minu iz caehümül hüda ve yestağfiru rabbehüm illa en te'tiyehüm sünnetül evvelıne ev ye'tiyehümül azabü kubüla  
56. Ve ma nürsilül mürselıne illa mübeşşirıne ve münzirın ve yücadilüllezıne keferu bil batıli li yüdhıdu bihil hakka vettehazu ayatı ve ma ünziru hüzüva  
57. Ve men azlemü mimmen zükkira bi ayati rabbihı fe a'rada anha ve nesiye ma kaddemet yedah inna cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve in ted'uhüm ilel hüda fe ley yehtedu izen ebeda  
58. Ve rabbükel ğafuru zür rahmeh lev yüahızühüm bi ma kesebu le accele lehümül azab bel lehüm mev'ıdül ley yecidu min dunihı mev'ila  
59. Ve tilkel kura ehleknahüm lemma zalemu ve cealna li mehlikihim mev'ıda  
60. Ve iz kale musa li fetahü la ebrahu hatta eblüğa mecmeal bahrayni ev emdıye hukuba  
61. Felemma beleğa mecmea beynihima nesiya hutehüma fettehaze zebılehu fil bahri seraba  
62. Felemma caveza kaleli fetahü atina ğadaena le kad lekıyna min seferina haza nesaba  
63. Kale eraeyte iz eveyna iles sahrati fe innı nesıtül hute ve ma ensanıhü illeş şeytanü en ezkürah vettehaze sebılehu fil bahri aceba  
64. Kale zalike ma künna nebğı fertedda ala asarihima kasasa  
65. Fe veceda abdem min ıbadina ateynahü rahmetem min ındina ve allemnahü mil ledünna ılma  
66. Kale lehu musa hel ettebiuke ala en tüallimeni mimma ullimte ruşda  
67. Kale inneke len testetıy'a meıye sabra  
68. Ve keyfe tasbiru ala ma lem tühıt bihı hubra  
69. Kale setecidünı in şaellahü sabirav ve la a'sıy leke emra  
70. Kale fe initteba'tenı fe la tes'elnı an şey'in hatta uhdise leke minhü zikra  
71. Fentaleka hatta iza rakiba fis sefıneti harakaha kale eharakteha li tüğrika ehleha le kad ci'te şey'en imra  
72. Kale e lem e kul inneke len testetıy'a meıye sabra  
73. Kale la tüahıznı bima nesıtü ve la türhıknı min emrı usra  
74. Fentaleka hatta iza lekıya ğulamen fe katellehu kale e katelte nefsen zekiyyetem bi ğayri nefs le kad ci'te şey'en nükra  
75. Kale elem e kul leke inneke len testetıy'a meıye sabra  
76. Kale in seeltüke an şey'im ba'deha fe la tüsahıbnı kad belağte mil ledünnı uzra  
77. Fentaleka hatta iza eteya ehle karyetinistet'ama ehleha fe ebev ey yüdayyifuhüma fe veceda fıha cidaray yürıdü ey yenkadda fe ekameh kale lev şi'te lettehazte aleyhi ecra  
78. Kale haza firaku beynı ve beynik se ünebbiüke bi te'vıli ma lem testetı' aleyhi sabra  
79. Emmes sefınetü fe kanet li mesakıne ya'melune fil bahri fe eradtü en eıybeha ve kane veraehüm meliküy ye'huzü külle sefınetin ğasba  
80. Ve emmel ğulamü fekane ebevahü mü'mineyni fe haşına ey yürhikahüma tuğyanev ve küfra  
81. Fe eradna ey yübdilehüma rabbühüma hayram minhü zekatev ve akrabe ruhma  
82. Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetımeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzül lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke ey yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma rahmetem mir rabbik ve ma fealtühu an emrı zalike te'vılü ma lem testı' aleyhi sabra  
83. Ve yes'eluneke an zil karneyn kul seetlu aleyküm minhü zikra  
84. İnna mekkenna lehu fil erdı ve ateynahü min külli şey'in sebeba  
85. Fe etbea sebeba  
86. Hatta iza belağa mağribeş şemsi vecedeha tağrubü fı aynin hamietiv ve vecede ındeha kavma kulna yazel karneyni imma en tüazzibe ve imma en tettehıze fıhim husna  
87. Kale emma men zaleme fe sevfe nüazzibühu sümme yüraddü ila rabbihı fe yüazzibühu azaben nükra  
88. Ve emma men amene ve amile salihan fe lehu cezaenil husna ve senekulü lehu min emrina yüsra  
89. Sümme etbea sebeba  
90. Hatta iza belağa matliaş şemsi vecedeha tatlüu ala kavmil lem nec'al lehüm min duniha sitra  
91. Kezalik ve kad ehatna bima ledeyhi hubra  
92. Sümme etbea sebeba  
93. Hatta iza belağa beynes seddeyni vecede min dunihima kavmel la yekadune yefkahune kavla  
94. Kalu ya zel karneyni inne ye'cuce ve me'cuce müfsidune fil erdı fe hel nec'alü leke harcen ala en tec'ale beynena ve beynehüm sedda  
95. Kale ma mekkennı fıhi rabbı hayrun fe eıynunı bi kuvvetin ec'al beyneküm ve beynehüm redma  
96. Atuni züberal hadıd hatta iza sava beynes sadafeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran kale atunı üfriğ aleyhi kıdra  
97. Femestau ey yazheruhü ve mestetau lehu nakba  
98. Kale haza rahmetüm mir rabbı fe iza cae va'dü rabbı cealehu dekka' ve kane va'dü rabbı hakka  
99. Ve terakna ba'dahüm yevmeiziy yemucü fı ba'dıv ve nüfiha fis suri fe cema'nahüm cem'a  
100. Ve aradna cehenneme yevmeizil lil kafirıne arda  
101. Ellezıne kanet a'yünühüm fı ğıtain an zikrı ve kanu la yestetıy'une sem'a  
102. E fe hasibellezıne keferu ey yettehızu ıbadı min dunı evliya' inna a'tedna cehenneme lil kafirınenüzüla  
103. Kul hel nünebbiüküm bil ahserıne a'mala  
104. Ellezıne dalle sa'yühüm fil hayatid dünya ve hüm yahsebune ennehüm yuhsinune sun'a  
105. Ülaikellezıne keferu bi ayati rabbihim ve likaihı fe habitat a'malühüm fe la nükıymü lehüm yevmel kıyameti vezna  
106. Zalike cezaühüm cehennemü bima keferu vettehazu ayatı ve rusülı hüzüve  
107. İnnellezıne amenu ve amilus salihati kanet lehüm cennatül firdevsi nüzüla  
108. Halidıne fıha la yebğune anha hıvela  
109. Kul lev kanel bahru midadel li kelimati rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatü rabbi ve lev ci'na bi mislihı mededa  
110. Kul innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıd fe men kane yercu likae rabbihı felya'mel amelen salihav ve la yüşrik bi ıbadeti rabbihı ehada

Kehf Suresinin Meali
Rahman Rahim Allah'ın adıyla
1- Hamd, Kitab'ı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.
2- Dosdoğru ki, Kendi katından şiddetli bir azapla uyarıp-korkutmak ve salih amellerde bulunan mü'minlere müjde vermek için; şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır.
3- Onlar orda ebedi olarak kalıcıdırlar.
4- "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarıp-korkutur.
5- Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.
6- Şimdi onlar bu söze inanmayacak olurlarsa Sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin?
7- Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.
8- Biz gerçekten üzerinde olanları kupkuru-çorak bir toprak yapabiliriz.
9- Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?
10- O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır.
11- Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk.
12- Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
13- Biz sana onların haberlerini bir gerçek olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
14- Onların kalpleri üzerinde rabtetmiştik; Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız."
15- "Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?"
16- "Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın."
17- Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun geniş boşluğundalardı. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.
18- Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.
19- Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik. İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."
20- "Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız."
21- Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için onları buldurmuş olduk. Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler.
22- Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve: "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler. Bilinmeyene taş atmaktır. "Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az dışında kimse bilemez." Öyleyse onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma.
23- Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme.
24- Ancak: "Allah dilerse". Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir."
25- Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz daha kattılar.
26- De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."
27- Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku. O'nun sözlerini değiştirici yoktur ve O'nun dışında kesin olarak bir sığınacak bulamazsın.
28- Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.
29- Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir.
30- Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız.
31- Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. Ne güzel sevap ve ne güzel destek.
32- Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.
33- İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.
34- Birinin başka ürünleri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm.”
35- Kendi nefsinin zalimi olarak bağına girdi: "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi.
36- "Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım."
37- Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün bir adam kılanı inkar mı ettin?"
38- "Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam."
39- "Bağına girdiğin zaman, 'MaşaAllah, Allah'tan başka kuvvet yoktur' demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az görüyorsan."
40- "Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."
41- "Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp-bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin."
42- Onun ürünleri kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını oğuşturuyordu. O çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım."
43- Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
44- İşte burada velayet hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.
45- Onlara, dünya hayatının örneğini ver; gökten indirdiğimiz suya benzer, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karıştı, böylece rüzgarların savurduğu çalı-çırpı oluverdi. Allah, herşeyin üzerinde güç yetirendir.
46- Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici-süsüdür; sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır.
47- Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır.
48- Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır, Bizim size bir kavuşma-zamanı tespit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
49- Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
50- Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar kötü bir değiştirmedir.
51- Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim.
52- "Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk.
53- Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.
54- Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, herşeyden çok tartışmacıdır.
55- Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesidir.
56- Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında göndermeyiz. İnkar edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar Benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını alay konusu edindiler.
57- Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdiklerini unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde, kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar.
58- Senin Rabbin rahmet sahibi bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.
59- İşte ülkeler, zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tespit ettik.
60- Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim."
61- Böylece ikisi, ikinin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; denizde bir akıntıya doğru kendi yolunu tuttu.
62- Geçtiklerinde genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk."
63- Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."
64- Dedi ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.
65- Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.
66- Musa ona dedi ki: "Doğru yol olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
67- Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."
68- "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?"
69- "İnşaAllah, beni sabreden bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."
71- Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu deliverdi. Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."
72- Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
73- "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi.
74- Böylece ikisi yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın."
75- Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
76- "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi.
77- Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat onları konuklamaktan kaçındı. Onda yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin."
78- Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılmamız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.
79- "Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."
80- "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk."
81- Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik."
82- "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."
83- Sana Zu'l-Karneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan 'öğüt ve hatırlatma olarak' vereceğim.
84- Gerçekten, Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol verdik.
85- O da, bir yol tuttu.
86- Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği edinirsin."
87- Dedi ki: "Kim zulmederse biz onu azaplandıracağız, sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmemiş bir azapla azaplandırır."
88- Kim iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanını söyleyeceğiz."
89- Sonra bir yol tuttu.
90- Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu, kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.
91- İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" Biz büsbütün kuşatmıştık.
92- Sonra bir yol tuttu.
93- İki seddin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu.
94- Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?"
95- Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı, daha hayırlıdır. Madem öyle, bana güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım."
96- "Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar, dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."
97- Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.
98- Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır."
99- Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü birarada toparlamışız.
100- Ve o gün, cehennemi, inkar edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz.
101- Ki onlar, Beni zikretmede gözleri bir perde içindeydi. Dinlemeye katlanamazlardı.
102- İnkar edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız.
103- De ki: "Davranış bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?"
104- "Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar."
105- İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.
106- İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir.
107- İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir 'konaklama yeridir.'
108- Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.
109- De ki: "Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini dahi getirsek, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi.
110- De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."

UMRE YAPARKEN OKUNACAK DUALAR

1- İHRAM HAZIRLIKLARI YAPILIR
Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını giderir, saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkanı yoksa abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür.
Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzâr ve ridâ adı verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler. Ridânın uçlarını birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur.
Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler.
Bele kemer bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur.
Kadınlar elbise ve ayakkabılarını giymeye devam ederler, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler.
2- İHRAM NAMAZI KILINIR
İki rekat ihram namazı kılarlar. Namazın birinci rekatında Fatiha suresinden sonra “kâfirûn” suresini, ikinci rekatında ise yine Fatiha suresinden sonra “ihlas” suresini okurlar.
3- UMREYE NİYET EDİLİR VE TELBİYE GETİRİLİR
Umre yapmak isteyen kimse âfâkî ise mîkât sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela Ten’ım’e giderek ihrama girer. İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Niyet, umre yapacağının kalben belirlenmesi demektir. Niyetin,
EK13
Allah’ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diyerek diliyle ifade edilmesi müstehaptır.
Niyet ettikten sonra,
EK14
Buyur Allah’ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur ” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 27; II, 404. İbn Mace, Menasik, 15. II, 974.) diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.
Mekke’ye varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşılaştığında, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife yüksek sesle (İbn Mace, Menasik, 16. II, 975.) söyleyerek yolculuğuna devam eder.
Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife okumak müstehaptır.
4- HAREM BÖLGESİNE GİRİNCE OKUNACAK DUA
Mekke’ye yaklaşıp Harem bölgesine girince;
EK15
Allah’ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle” diye dua eder.
Mekke’ye abdestli girmek sünnet , gündüz girmek müstehaptır. Mekke’de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem’e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve salavat-ı şerife getirir. Tevazu ve saygı ile
EK16
“Allah’ım! Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru” diye dua ederek Mescid-i Harem’e girer.
5- KABE’Yİ GÖRÜNCE OKUNACAK DUA
Beytullah’ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur.
EK17
Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah’ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yüceltin, Sen şereflendirdin, Sen değerli yaptın .Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah’ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey Celal ve ikram sahibi Allah’ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün” Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser. (Abdülğanî el-Mekkî, s. 510. Mevsîlî, I, 203.)
6- HACER-İ ESVED’İ SELAMLAMA
Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp ْ”Bismillahiallahuekber” diyerek Hacer-i Esved’i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmîd getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Es-ved’i öper, (İbn Mace, Menasik, 27. II, 981-982.)  kalabalık ise Hacer-i Esved-i öpmez. İstilam, sünnet , insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.
7- UMRE TAVAFINA NİYET EDİLİR
Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini,
ek18
Allah’ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır.
Tavafını, Kâ’be’yi soluna alıp “Hatîm”in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rüknü Yemânî ve Hacer-i Esved’i uzaktan ْ
ek19
Allah’ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır.
Tavafını, Kâ’be’yi soluna alıp “Hatîm ”in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rüknü Yemânî ve Hacer-i Esved’i uzaktan “Bismillahiallahuekber” diyerek istilamda bulunur. Hacer- i Esved’i istilam, sünnet , Rükn-i Yemânî’yi istilam ise müstehaptır. Rükn-i Yemânî öpülmez, diğer köşeler istilam edilmez.
Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur.
Tavafın ilk dört şaftı farz; tavaf’ı cünüp, adetli ve nifâs halinde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavafı Kâ’be’yi soluna alarak yapmak, tavafa Haceri Esved hizasından başlamak, tavafı Hatîm ’in dışından dolanarak yapmak, gücü yetenin tavaf yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.
Tavaf’ta “ıztıbâ ‘“ ve ilk üç şavtta “remel ” yapar. (İbn Mace, Menasik, 29-30. II, 983-984.) Tavaf yedi şavta tamamladıktan sonra “Mültezem ”de ve Hatîm ’de dua eder.
8- TAVAF NAMAZI KILINIR VE ZEMZEM İÇİLİR
Mümkünse Makam-ı İbrahim ’in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat “tavaf namazı ” kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved’i istilam eder.
9- UMRE SAY’I YAPILIR
Umrenin sa’yini yapmak üzere Safa’ya gider. Yönünü Kâ’be’ye döner, tekbir, tehlil, tahmîd ve salat ü selam getirir, dua eder. Sa’y yapmaya niyet eder. Niyetini,
ek20
Allah’ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa’yini yapmaya niyet ediyorum. Sa’yi benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır. Sa’yini yedi şavt olarak Safa’da başlayıp Merve’de bitirir.
Sa’y yaparken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur. İki yeşil ışık arasında “hervele ” yapar. Sa’yi tamamlayınca Merve’de dua eder. Umre’nin sa’yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.
10- TIRAŞ OLUNUR
Berberde veya evde veya otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu şekilde umre ibadetini yapmış olur.
Kadınlar, “remel ” ve “hervele ” yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kadınlar adetli iken tavaf yapmazlar. (Kâsânî, II, 143-149.)
Kaynak: Diyanet Hac İlmihali, DİB Yayınları, 2013, Ankara

KABE

Fotoğrafı büyütmek için üzerine tıklayınız

22 Eylül 2016 Perşembe

NAMAZ REKATLARI TABLOSU

namaz rekatları ile ilgili görsel sonucu

Hurafeler (Yanlış Bilinenler)

Diyanet, “21. Yüzyıl Türkiye’sinde Hurafeler” adı altında hazırladığı kitapta, halkın yanlış bildiği inanışları açıkladı. Merak ettiğiniz soruların tüm cevapları bu kitapta toplandı.
İŞTE DİYANET’İN HURAFE LİSTESİ
– Ateşe su dökülürse cin çarpar, yiyeceklerin ağzı kapatılmadığında gece onlardan cinlerin yediği anlayışı,
– Kuran ve sünnet ile örtüşmediği halde dövme yaptırmak, erkeklerin küpe takması, burçların insan karakterine etkili olduğu inancı,
– Türbe, yatır gibi yerlerden medet ummak. Bir yatırın mezar taşına mum yakıp, dilek tutmak,
– Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek,
– Yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağını keserek cami avlusuna bırakmak,
– Konuşmayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak,
– Yürümeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek,
– Küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak,
– Çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek,
– Çocuk doğan eve 40 gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak,
– Yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak,
– Boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak,
– Gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak,
– Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak,
– Loğusa kadını kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak,
– Hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak,
– Nikah esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına bakması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak,
– Gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak,
– Evlenmeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak,
– Baykuş ötmesi, kara kedinin insanın önünden geçmesi, horozun vakitsiz ötmesi, insanların ve araçların önünden tavşanın geçmesinin uğursuzluk sayılması, karganın ötüşünün o bölgeye gelecek belanın işareti olarak kabul edilmesi,
– İki bayram arasında nikah yapmak, duaların kabulü için mübarek gecelerde ziyaretgahlarda mum yakmak, gece vakti tırnak kesmek, cuma ve arefe günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek, temizlik yapmak, akşam sakız çiğnemeyi ölü eti çiğnemek gibi kabul etmek, gece aynaya bakmak gibi şeylerin uğursuzluk getireceğine inanmak,
– Elden ele sabun, makas, bıçak, iğne ve soğan vermenin uğursuzluğuna inanmak,
– Sağ elinin içi kaşındığında para geleceğine, sol elinin içi kaşındığında da para çıkacağına, ayak altı kaşındığında da yola çıkılacağına inanmak,
– Cam ve porselen gibi eşyanın aniden düşüp kırılmasını, bir belanın defedileceğine işaret saymak,
– Merdiven altından geçmeyi uğursuzluk saymak,
– Cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmak,
– Cenazenin alkışlanma uğurlanması, cenazenin arkasından slogan atmak ve çiçek serpmek, cenaze için üçüncü gününde helva ve yemek dağıtmak, kefen arasına dua, ayet ve vasiyetname koymak, ölen kimse için arefe günü kurban kesmek,
– Hastanın başı üzerinde tuz gezdirmek, köz söndürmek, kurşun döktürmek,
– Dileğin kabulü için ağaçlara bez-çaput bağlamak, türbelere adakta bulunmak, türbe ziyaretlerinden şifa beklemek,
– Hıdrellez günü sahile gidilerek kuma veya toprağa ev, araba veya kadın resimleri çizilerek böylece çizilen resimler sayesinde ileride onlara sahip olunacağına inanmak,
– Camiye girerken cami duvarını öpmek,
– Tekke ve türbelerde kurban kesmek, türbe ve tekkelerden şifa beklemek, mum yakmak, el yüz sürmek,
– Misafirin, askere gidenin veya yola çıkanın arkasından su dökmek,
– Kahve falına bakmak, falcılara, büyücülere gitmek,
– Ay ve güneş tutulmasında silah atmak, teneke çalmak.